Neyi sorguluyor mu? Sorduğun soru çok genel her tarafa çekilebilir bir soru.
Rapcicocuk31 on
Bence anadolu insanı sorguluyor,ama gelenekler düşünceleri bastirabilmis
_ePluribusUnum_1776 on
Sorgulamıyorlar. Kültür maalesef sorgulamaya karşı. Gidin en Kemalist boomer’a “Atatürk’e katılıyorum: Kur’an denilen sözde kutsal kitap gökten indiği sanılan bir dogmadır sadece” deyin, alnınızı karışlar ve Atatürk’ün müslüman olmadığını içselleştiremez. Maalesef 1,000 yıllık İslamizm Türk kültürünün içine etti ve kültürün baştan sona değişmesi lazım insanların sorgulayabilmeleri için.
moistdrf on
Gerçek anlamda her şeyi sorgulayabilen bireylerin sayısı az bence. Toplumun üzerindeki en büyük iki tabu din ve devlet. Dini sorgulayan bazıları devleti daha da kutsallaştırarak komfor alanlarından tam çıkmıyor. Aynı şekilde devleti sorgulayanlar da dine aşırı sarılabiliyor. Ne zaman insanlar sorgulama aşamasını geçip bir şeyleri değiştirmeye çalışsa darbeler olan bir geçmişimiz de var. E tepemizde de 22 yıllık bir iktidar var. Çoğu insan sorgulama işinden tamamen vazgeçip hayatta kalmaya odaklanıyor artık.
Rare_Elk7860 on
Bizim insanlarımız diğer milletlere göre daha çok sorguluyor ama genelde bu komplo teorileriyle geçiyor. Ancak bizim insanımızda diğer milletlerde olmayan bir şey var. O da “önce biri boynunu uzatsın bakalım giyotin boynunu kesecek mi? Kesmezse biz de sesimizi çıkarır boynumuzu uzatırız” bu yüzden bizim ülkemizde protesto veya eylemle sistem değişmez.
intithegodofsun on
insanlarin sorgulayabilmesi için önce farkindalik ve bilinç lazim bu toplumda ikisi de yok
Feisty-Flamingo-1809 on
soru çok geniş sorulmuş ama geniş olarak cevaplanabilir sorgulamıyor, neden? çünkü gerek yok.
Honest-Republic-1706 on
Sorgulamak için “durmak” gerekir. İnsan durduğunda düşünmeye başlar. “Durup düşünmek” deyimini boşa söylememişler. Bizim toplumun ne yaptığını azıcık gözlemleyerek anlayabilirsiniz.
xb1n0ry on
Sorgulamak IQ ister, o da bizim millette yok kardeşim. Olsa dükkan senin
Thecumbeastt on
Sorgulananlar köyden dışarı atılıyor genelde. Evet ülkemiz büyük bir köy.
Face_Electronic on
Konfor alanının rahatlığı(1), hâli hazırda zaten bildiklerinin yarını görecek kadar kendisine yetmesi(2), sorgulamaya/yeni bilgiyi edinmeye zamanının olmaması(3), modaya uymanın kolaylığı(4) gibi sebeplerden dolayı sorgulamadığını düşünüyorum ki zaten sorgulamıyor.
Bir- Konfor alanından çıkmaz çünkü yeni bilgiyi edinmek uğraş ister. Önce bir eksiğinin olduğu fark edecek, bunu kabullenecek, ardından bu eksiğini nasıl kapatacağına dair arayışa girecek. Bu arayıştan sonra önüne çıkan bilgi veya bilgileri kabullenmesi, sindirmesi ve içselleştirmesi lazım. Bu yeni bilgi, kişinin ahlaki ve toplumsal değerlerine ters bir durum ortaya çıkarıyorsa kabullenme süreci uzar veya kesintiye uğrar. Zihinsel olarak uğraştırıcı ve yorucudur. Bu durum bedensel olarak da etki gösterebilir. Eski bilgiye geri dönüş daha kolay bir yol olarak gözükür. Zaten bu zamana kadar onunla yaşamıştır, onu biliyordur.
İki- En nihayetinde ilkel amaçlarımız (hayatta kalma ve üremek) doğrultusunda hayatlarımızı devam ettirdiğimiz ortada. Bu konuda farklı düşünen biri yoktur muhtemelen (hayatın anlamsızlığı düşüncesi, intihara meyilli olmak, depresyon, çocuk sahibi olmama isteği vb durumlar/düşünceler başka tarz konular. Basit düzeyden bahsediyorum). Güncel olarak asgari ücret kazanan bir insan(A) da, 100bin dolar kazanan bir insan(B) da bu her iki amacı gerçekleştirebilir. A elbette ki hayatta kalma konusunda zorlanacaktır ama basit seviyedeki bilgileri (bıçak keser, çok yüksek bir yerden atlarsam ölürüm, yemek yemezsem ve su içmezsem hayatım sona erer vb) bilmesi sayesinde amacını uzunca bir süre gerçekleştirebilir. Üreme konusunda da A’nın B’nin seviyesine gelme gibi bir zorunluluğu yok. A gücü yettiğince üreyebilir. 1 tane çocuk bile amacını gerçekleştirmeye yeter. Velhasıl kelam, A, B’nin entelektüel/teknik/iş bilgisine sahip olmak zorunda değil. Penisin vajinaya girip spermlerin gerekli yere ulaşması gerektiğini ve bıçağın kesici özelliğe sahip olduğunu bilmesi hayattaki nihai amacını gerçekleştirmesine yeter.
Üç- Ülkemiz açısından, durumu en net açıklayabilen madde budur, yanılmıyorsam. Sektöre göre değişiklik göstermekle birlikte işçilerin olağanüstü büyük çoğunluğu +10 saatin üzerinde üretim yapıyor. Bu üretim sürecinde harcadığı zamanın dışında bir de yolda harcadığı zaman var. Bu da gününün yarısını evin dışında, bir şeylere kafa yorarak veya fizik gücü ile bedenini yorarak harcadığını gösterir. 8 saat de uyuduğunu varsaydığımız zaman elimize 3-4 saatlik bir süre kalıyor. Bu süre içerisinde bireysel ihtiyaçlarını giderecek, kendisine veya varsa ailesine zaman ayıracak. Tabu seviyesindeki bir normu sorgulamasını ve zihninde bunun tartışmasını yapmasını beklemek haksızlık olur. Basit olarak kabul edebileceğim herhangi yeni bir bilgiyi de sorgulamasını ve kendine katması beklemek bence pek makul değil. İkinci madde ile bağlantılı olarak zaten hayatı bir şekilde devam ediyor hem de buna ayıracak verimli bir zamanı yok.
Dört- Birinci madde ile ilişki olarak gösterilebilir. Sosyal canlılar olarak istesek de istemesek de diğer insanlarla iletişim kurmak zorunda kalırız. İletişim kurmak istediğimiz zamanlarda bile bunu yapmak zorundayız çünkü birbirimize muhtaç durumda kaldığımız birçok an olur. Zorunluluktan doğan bu etkileşim sırasında -veya daha uzun soluklu düşünürsek yaşamımız boyunca- istediğimizi elde etmek (ürün almak, destek görmek, dışlanmamak) için toplumun diğer üyeleriyle aramızı iyi tutmak isteriz. Onlar ne düşünüyorsa veya neyi doğru olarak kabul ediyorsa biz de öyle düşünürüz veya doğru kabul ederiz. Toplum C’nin doğru olduğuna inanıyorsa biz de C’yi doğru olduğunu kabulleniriz. Muhtemelen de C’nin doğru olduğuna içten bir şekilde inanırız. Moda, güvenli ve rahat olanı bize gösterir. Modaya uymayanlar, yani aykırı davrananlar gündelik yaşamın herhangi bir anında zorluk yaşamaya daha yakındırlar. Modaya uyan insanın böyle bir sıkıntısı olmaz. Marangoz, doktor, sanayi ustası, fayans ustası her neye inanıyorsa veya her neyin doğru olduğunu düşünüyorsa o da ona inanıyor veya doğru olduğunu düşünüyordur.
InterfaceArt on
Sorgulamak farkındalık ile başlar. Farkındalığa sahip değilsek çok kolay manüpüle ediliriz.
Bilgi, sanat ve kültür. Bir ülkenin can damarıdır. Bunlar ortadan kalkarsa, mantık zamanla yerini duygusal kararlara bırakır.
İnanç, siyaset, ekonomi, medya. Ahlak sahibi insanların elinde toplumu zirveye taşırken, art niyetli kişilerin elinde insanların beynini uyuşturan zehir olabilir.
“Uzun yazıları sevmiyorsanız gerisini okumayın”
Aslında bir kısır döngüde sıkıştıysanız, kendinizi rahatsız hissediyorsanız, bundan kurtulmak kolaydır.
Şu soruyu sorun; Benim önceliğim nedir ?
Örneğin; ülke deprem sorunu yaşarken, ekonomik sorunlar yaşarken, eğitim, yatırım, sağlık, işsizlik sorunları yaşarken, teknoloji ve hammadde pahalıyken ırk ve inanç bizim birinci önceliğimiz mi ?
Sonra şunu sorun ; Benim için ırk ve inanç öncelikli ise bu sorun ne zamandır var, ne kadar zaman var olmaya devam eder ?
Acil sorunlar çözüldükten sonra bunlar konuşulamaz mı ?
Kişisel görüşüm, her sorunun ırk ve inanç sorunundan daha kısa sürede çözülebilir olacağı yönündedir.
Öyle ise son olarak şunu sorun ; Neden bu konuşanlar, önceliklerimizi kısa vadede çözümsüz olan konulara yönlendirmeye çalışıyorlar. Amaç nedir ?
Kitap okuyun. Para ile kitap alamıyorsanız cep telefonundan webromanı okuyun. İnsanları tanımanın kolay bir yoludur.
Edit: Biraz düzenleme yaptım.
Elsek1922 on
Hayır ve sorgulasalar bile uzun süre değil, ekonomik durum
İnsanlar önce temel ihtiyaçlarını gidermeli ki boş zamanları olsun. Şu an içinde olduğunuz durumda insanlar ne temel ihtiyaçlarını giderebiliyor ne de fazla boş zaman bulabiliyor.
Asgari ücretle haftada 6 gün çalışan bir birey ne kadar sorguluyabilir? Belki durumundan şikayet eder ama fazla ileri gidemez.
O yüzden ben bu krizin bilinçli olduğunu düşünüyorum.
False_Cricket3303 on
😀
False_Cricket3303 on
Sorgulasalar sizce bu millet müslüman olur mu bi’ onu düşünün. Sorgulasalar o kitabı açıp okurlar bi’ kere. Sorgulayıp ta müslüman olana saygım vardır fakat daha doğrulamadığın anadan babandan kalmış inancı devam ettiriyorsun bu sadece bi’ örnek. Ülkede parti tutmak kavramı var ve yeni oy verecek her nesil genelde anasına babasına daha fazla yatkın oluyor, daha fazla lafa gerek yok sanırım. Kıbrıstan Türkiyeye geldiğimde siyasi iklimin Türkiyede cehennem olduğunu her seferinde yineden hatırlıyorum. Sorgulamayanı aç bırakarak sorgulatabilirsin belki ki bazıları böyle böyle fikrini değiştirdi.
Future-Heart-298 on
Sorgulamıyor. Tabii bu cevaba sebep olan bir sürü parametre var. En basitinden, insanlar olarak sorgulamayı yanlış algılıyoruz. Sorgulamayı “sadece” akıl süzgecinden geçirme olarak düşünüyoruz ama sorgulama, araştırma yapılması ve konu üzerinde en azından adamakıllı bir bilgi birikiminin olması gereken bir şey. Bir de bizim kültürümüze bu durumun işlenmesi durumu var. Tarikatından tut, politikacısına, oradan “sorgulayın” diyen kişiye kadar herkesin ortaklaşarak oluşturduğu bir kültür bu. Mesela idol kavramı bizim için önemlidir. İnsanların görüşü savunma sebebi, görüşten çok idol olarak belirlediği kişidir. Bir de bir sürü olaydan dolayı toplumsal bir depresyon sorunu var. Daha çok olay var da hem üşendim hem yazıyı aklımda tasarlamadan yazdığım için çok havada kalır. (Moral bozucu bir konuya değinildiği için, konudan alakasız belki morali iyi yönde etkiler diye goofy bir fotoğraf hoş olur diye düşündüm :p)
17 Comments
Neyi sorguluyor mu? Sorduğun soru çok genel her tarafa çekilebilir bir soru.
Bence anadolu insanı sorguluyor,ama gelenekler düşünceleri bastirabilmis
Sorgulamıyorlar. Kültür maalesef sorgulamaya karşı. Gidin en Kemalist boomer’a “Atatürk’e katılıyorum: Kur’an denilen sözde kutsal kitap gökten indiği sanılan bir dogmadır sadece” deyin, alnınızı karışlar ve Atatürk’ün müslüman olmadığını içselleştiremez. Maalesef 1,000 yıllık İslamizm Türk kültürünün içine etti ve kültürün baştan sona değişmesi lazım insanların sorgulayabilmeleri için.
Gerçek anlamda her şeyi sorgulayabilen bireylerin sayısı az bence. Toplumun üzerindeki en büyük iki tabu din ve devlet. Dini sorgulayan bazıları devleti daha da kutsallaştırarak komfor alanlarından tam çıkmıyor. Aynı şekilde devleti sorgulayanlar da dine aşırı sarılabiliyor. Ne zaman insanlar sorgulama aşamasını geçip bir şeyleri değiştirmeye çalışsa darbeler olan bir geçmişimiz de var. E tepemizde de 22 yıllık bir iktidar var. Çoğu insan sorgulama işinden tamamen vazgeçip hayatta kalmaya odaklanıyor artık.
Bizim insanlarımız diğer milletlere göre daha çok sorguluyor ama genelde bu komplo teorileriyle geçiyor. Ancak bizim insanımızda diğer milletlerde olmayan bir şey var. O da “önce biri boynunu uzatsın bakalım giyotin boynunu kesecek mi? Kesmezse biz de sesimizi çıkarır boynumuzu uzatırız” bu yüzden bizim ülkemizde protesto veya eylemle sistem değişmez.
insanlarin sorgulayabilmesi için önce farkindalik ve bilinç lazim bu toplumda ikisi de yok
soru çok geniş sorulmuş ama geniş olarak cevaplanabilir sorgulamıyor, neden? çünkü gerek yok.
Sorgulamak için “durmak” gerekir. İnsan durduğunda düşünmeye başlar. “Durup düşünmek” deyimini boşa söylememişler. Bizim toplumun ne yaptığını azıcık gözlemleyerek anlayabilirsiniz.
Sorgulamak IQ ister, o da bizim millette yok kardeşim. Olsa dükkan senin
Sorgulananlar köyden dışarı atılıyor genelde. Evet ülkemiz büyük bir köy.
Konfor alanının rahatlığı(1), hâli hazırda zaten bildiklerinin yarını görecek kadar kendisine yetmesi(2), sorgulamaya/yeni bilgiyi edinmeye zamanının olmaması(3), modaya uymanın kolaylığı(4) gibi sebeplerden dolayı sorgulamadığını düşünüyorum ki zaten sorgulamıyor.
Bir- Konfor alanından çıkmaz çünkü yeni bilgiyi edinmek uğraş ister. Önce bir eksiğinin olduğu fark edecek, bunu kabullenecek, ardından bu eksiğini nasıl kapatacağına dair arayışa girecek. Bu arayıştan sonra önüne çıkan bilgi veya bilgileri kabullenmesi, sindirmesi ve içselleştirmesi lazım. Bu yeni bilgi, kişinin ahlaki ve toplumsal değerlerine ters bir durum ortaya çıkarıyorsa kabullenme süreci uzar veya kesintiye uğrar. Zihinsel olarak uğraştırıcı ve yorucudur. Bu durum bedensel olarak da etki gösterebilir. Eski bilgiye geri dönüş daha kolay bir yol olarak gözükür. Zaten bu zamana kadar onunla yaşamıştır, onu biliyordur.
İki- En nihayetinde ilkel amaçlarımız (hayatta kalma ve üremek) doğrultusunda hayatlarımızı devam ettirdiğimiz ortada. Bu konuda farklı düşünen biri yoktur muhtemelen (hayatın anlamsızlığı düşüncesi, intihara meyilli olmak, depresyon, çocuk sahibi olmama isteği vb durumlar/düşünceler başka tarz konular. Basit düzeyden bahsediyorum). Güncel olarak asgari ücret kazanan bir insan(A) da, 100bin dolar kazanan bir insan(B) da bu her iki amacı gerçekleştirebilir. A elbette ki hayatta kalma konusunda zorlanacaktır ama basit seviyedeki bilgileri (bıçak keser, çok yüksek bir yerden atlarsam ölürüm, yemek yemezsem ve su içmezsem hayatım sona erer vb) bilmesi sayesinde amacını uzunca bir süre gerçekleştirebilir. Üreme konusunda da A’nın B’nin seviyesine gelme gibi bir zorunluluğu yok. A gücü yettiğince üreyebilir. 1 tane çocuk bile amacını gerçekleştirmeye yeter. Velhasıl kelam, A, B’nin entelektüel/teknik/iş bilgisine sahip olmak zorunda değil. Penisin vajinaya girip spermlerin gerekli yere ulaşması gerektiğini ve bıçağın kesici özelliğe sahip olduğunu bilmesi hayattaki nihai amacını gerçekleştirmesine yeter.
Üç- Ülkemiz açısından, durumu en net açıklayabilen madde budur, yanılmıyorsam. Sektöre göre değişiklik göstermekle birlikte işçilerin olağanüstü büyük çoğunluğu +10 saatin üzerinde üretim yapıyor. Bu üretim sürecinde harcadığı zamanın dışında bir de yolda harcadığı zaman var. Bu da gününün yarısını evin dışında, bir şeylere kafa yorarak veya fizik gücü ile bedenini yorarak harcadığını gösterir. 8 saat de uyuduğunu varsaydığımız zaman elimize 3-4 saatlik bir süre kalıyor. Bu süre içerisinde bireysel ihtiyaçlarını giderecek, kendisine veya varsa ailesine zaman ayıracak. Tabu seviyesindeki bir normu sorgulamasını ve zihninde bunun tartışmasını yapmasını beklemek haksızlık olur. Basit olarak kabul edebileceğim herhangi yeni bir bilgiyi de sorgulamasını ve kendine katması beklemek bence pek makul değil. İkinci madde ile bağlantılı olarak zaten hayatı bir şekilde devam ediyor hem de buna ayıracak verimli bir zamanı yok.
Dört- Birinci madde ile ilişki olarak gösterilebilir. Sosyal canlılar olarak istesek de istemesek de diğer insanlarla iletişim kurmak zorunda kalırız. İletişim kurmak istediğimiz zamanlarda bile bunu yapmak zorundayız çünkü birbirimize muhtaç durumda kaldığımız birçok an olur. Zorunluluktan doğan bu etkileşim sırasında -veya daha uzun soluklu düşünürsek yaşamımız boyunca- istediğimizi elde etmek (ürün almak, destek görmek, dışlanmamak) için toplumun diğer üyeleriyle aramızı iyi tutmak isteriz. Onlar ne düşünüyorsa veya neyi doğru olarak kabul ediyorsa biz de öyle düşünürüz veya doğru kabul ederiz. Toplum C’nin doğru olduğuna inanıyorsa biz de C’yi doğru olduğunu kabulleniriz. Muhtemelen de C’nin doğru olduğuna içten bir şekilde inanırız. Moda, güvenli ve rahat olanı bize gösterir. Modaya uymayanlar, yani aykırı davrananlar gündelik yaşamın herhangi bir anında zorluk yaşamaya daha yakındırlar. Modaya uyan insanın böyle bir sıkıntısı olmaz. Marangoz, doktor, sanayi ustası, fayans ustası her neye inanıyorsa veya her neyin doğru olduğunu düşünüyorsa o da ona inanıyor veya doğru olduğunu düşünüyordur.
Sorgulamak farkındalık ile başlar. Farkındalığa sahip değilsek çok kolay manüpüle ediliriz.
Bilgi, sanat ve kültür. Bir ülkenin can damarıdır. Bunlar ortadan kalkarsa, mantık zamanla yerini duygusal kararlara bırakır.
İnanç, siyaset, ekonomi, medya. Ahlak sahibi insanların elinde toplumu zirveye taşırken, art niyetli kişilerin elinde insanların beynini uyuşturan zehir olabilir.
“Uzun yazıları sevmiyorsanız gerisini okumayın”
Aslında bir kısır döngüde sıkıştıysanız, kendinizi rahatsız hissediyorsanız, bundan kurtulmak kolaydır.
Şu soruyu sorun; Benim önceliğim nedir ?
Örneğin; ülke deprem sorunu yaşarken, ekonomik sorunlar yaşarken, eğitim, yatırım, sağlık, işsizlik sorunları yaşarken, teknoloji ve hammadde pahalıyken ırk ve inanç bizim birinci önceliğimiz mi ?
Sonra şunu sorun ; Benim için ırk ve inanç öncelikli ise bu sorun ne zamandır var, ne kadar zaman var olmaya devam eder ?
Acil sorunlar çözüldükten sonra bunlar konuşulamaz mı ?
Kişisel görüşüm, her sorunun ırk ve inanç sorunundan daha kısa sürede çözülebilir olacağı yönündedir.
Öyle ise son olarak şunu sorun ; Neden bu konuşanlar, önceliklerimizi kısa vadede çözümsüz olan konulara yönlendirmeye çalışıyorlar. Amaç nedir ?
Kitap okuyun. Para ile kitap alamıyorsanız cep telefonundan webromanı okuyun. İnsanları tanımanın kolay bir yoludur.
Edit: Biraz düzenleme yaptım.
Hayır ve sorgulasalar bile uzun süre değil, ekonomik durum
İnsanlar önce temel ihtiyaçlarını gidermeli ki boş zamanları olsun. Şu an içinde olduğunuz durumda insanlar ne temel ihtiyaçlarını giderebiliyor ne de fazla boş zaman bulabiliyor.
Asgari ücretle haftada 6 gün çalışan bir birey ne kadar sorguluyabilir? Belki durumundan şikayet eder ama fazla ileri gidemez.
O yüzden ben bu krizin bilinçli olduğunu düşünüyorum.
😀
Sorgulasalar sizce bu millet müslüman olur mu bi’ onu düşünün. Sorgulasalar o kitabı açıp okurlar bi’ kere. Sorgulayıp ta müslüman olana saygım vardır fakat daha doğrulamadığın anadan babandan kalmış inancı devam ettiriyorsun bu sadece bi’ örnek. Ülkede parti tutmak kavramı var ve yeni oy verecek her nesil genelde anasına babasına daha fazla yatkın oluyor, daha fazla lafa gerek yok sanırım. Kıbrıstan Türkiyeye geldiğimde siyasi iklimin Türkiyede cehennem olduğunu her seferinde yineden hatırlıyorum. Sorgulamayanı aç bırakarak sorgulatabilirsin belki ki bazıları böyle böyle fikrini değiştirdi.
Sorgulamıyor. Tabii bu cevaba sebep olan bir sürü parametre var. En basitinden, insanlar olarak sorgulamayı yanlış algılıyoruz. Sorgulamayı “sadece” akıl süzgecinden geçirme olarak düşünüyoruz ama sorgulama, araştırma yapılması ve konu üzerinde en azından adamakıllı bir bilgi birikiminin olması gereken bir şey. Bir de bizim kültürümüze bu durumun işlenmesi durumu var. Tarikatından tut, politikacısına, oradan “sorgulayın” diyen kişiye kadar herkesin ortaklaşarak oluşturduğu bir kültür bu. Mesela idol kavramı bizim için önemlidir. İnsanların görüşü savunma sebebi, görüşten çok idol olarak belirlediği kişidir. Bir de bir sürü olaydan dolayı toplumsal bir depresyon sorunu var. Daha çok olay var da hem üşendim hem yazıyı aklımda tasarlamadan yazdığım için çok havada kalır. (Moral bozucu bir konuya değinildiği için, konudan alakasız belki morali iyi yönde etkiler diye goofy bir fotoğraf hoş olur diye düşündüm :p)
https://preview.redd.it/a4vrpgjjr6vd1.png?width=720&format=pjpg&auto=webp&s=00e76052ea268a2adf6f550018dc2148f5f41892
Çok bileni çok s*kerler diyen biri de çıkar elbet o yüzden körpelerin aq sana bişey olmasın